Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Pardon ama siz hangi haritaya bakıyorsunuz?

03.05.2025
A+
A-
Pardon ama siz hangi haritaya bakıyorsunuz?

Selim Öztürk – Bogucanin

Yine geldik bir “tarihle yüzleşme” faslına. Elimizde zarifçe hazırlanmış bir davetiye…

Süslenmiş, cilalanmış, saygı kelimeleriyle dantel gibi örülmüş. Üzerine gül serpsen, naftalin kokar.

Ama içinde ne tarih var, ne vicdan…

Ne mi yazıyor üstünde?

“Bosna Hersek Şehitleri Anıtı”

Oysa metnin satır aralarında bir hakikat sızıyor:

“Boşnak Şehitleri” demek istemiş birileri… Ama cümle araya sıkıştırılmış, ürkek, çekingen.

Tarih bir kez daha diplomatik makasla biçiliyor.

Efendim, 24 Nisan’da Çanakkale’de bir anma töreni varmış.

Yer: “Bosna Hersek Şehitliği”…

Ama bir soralım: Oraya sadece Bosna Hersek’ten mi geldiler?

Novi Pazar’dan, Priboj’dan, Sjenica’dan gelen yiğitler nereye gitti?

Üsküp’ten, Priştine’den, Bihac’tan, Mostar’dan düşen neferler hangi toprağa karıştı?

Her Boşnak hanesinden bir fidan gitmedi mi Çanakkale’ye?

Ama siz…

Siz onları sınır çizgilerine hapsettiniz.

Tarihin üzerine kalın bir kalemle çizilmiş bir coğrafya koydunuz.

Ve bayrağı da öyle seçtiniz, değil mi?

O bayrak… hangi milletin sembolü?

Davetiye üzerinde dalgalanan o mavi-sarı bayrak…

Dayton’un masa başında tasarlanmış haritasını temsil eder, halkını değil.

Ve o bayrak dalgalandığında, Aliya’nın mezarında soğuk bir rüzgâr eser.

Çünkü Aliya, zambaklı sancağı taşırdı.

Alperenlerin bayrağını.

Ama siz onu seçmediniz.

Çünkü size tarih değil, protokol lazım.

Hakikat değil, makyajlı vitrin gerek.

Yahu siz kimin evladıyız?

Boşnak demek, yalnızca “Bosna Hersek” demek değildir!

Boşnaklık sınır değil, inançtır.

1699’dan bugüne sürgündür, soykırımdır, gözyaşıdır.

Ama en çok da dik duruştur.

Fazla olmuyorum değil mi beyler?

Şimdi dönelim asıl meseleye:

Bu, tarihin budandığı bir törendir.

Bu davetiyeler, geçmişi makaslayan, geleceğe şaşı baktıran belgelerdir.

İçinde ne cesaret var…

Ne hakikat…

Ne dik duruş.

Ortada yalnızca;

Kaygılı bir diplomasi,

İçi boş bir “saygı duruşu

Ve tarihin yakasına yapışan koca bir inkâr var.

Şehitliğin adını dahi anmaktan aciz bir bürokratik terbiye…

Ve evet, bu vesika bir tören değil;

Bir milletin tarihine çekilmiş, silik bir çiziktir.

Ama tarih unutmaz!

Bir gün döner…

Ve sorar:

“Siz kimin tarafındaydınız?”

Tarih ve coğrafya, milletlerin kimlik inşasında vazgeçilmez iki kurucu unsurdur. Bu unsurların doğru temsili, sadece geçmişin anlaşılması açısından değil, aynı zamanda gelecek kuşakların tarihsel bilinç ve aidiyet duygusunun inşası açısından da belirleyici rol oynar. Ancak bu iki güçlü kavramın ideolojik kaygılarla çarpıtılması ya da daraltılması, kolektif hafızada telafisi güç hasarlara neden olabilir.

Bu bağlamda, Çanakkale’de inşa edilen ve “Bosna Hersek Şehitleri Anıtı” olarak adlandırılan yapı, görünürde iyi niyetli bir anma girişimi olsa da, derinlemesine incelendiğinde hem tarihsel gerçekliğe hem de sosyo-kültürel temsile ilişkin ciddi sorunlar barındırmaktadır. Anıtın ismi, yüzeysel bir coğrafi referans olarak masum görünse de, Balkanlar’ın çok katmanlı ve çok uluslu yapısı göz önüne alındığında, bu tercihin indirgemeci bir bakış açısının ürünü olduğu anlaşılmaktadır.

Tarihsel Gerçekliğin Ötesine Geçemeyen Bir İsimlendirme

Osmanlı ordusunun Çanakkale Cephesi’nde savaşan askerleri arasında yalnızca bugünkü Bosna Hersek topraklarından gelenler değil; Sancak, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Batı Trakya, Hırvatistan ve Slovenya gibi farklı bölgelerden gelen Boşnak kökenli gönüllüler de yer almaktaydı. Dolayısıyla, “Bosna Hersek Şehitleri” ifadesi, Boşnak kimliğini ulus-devlet sınırlarına hapseden ve bu çok katmanlı tarihsel katılımı göz ardı eden bir isimlendirmedir. Bu tutum, kolektif belleğin sağlıklı oluşumu açısından ciddi bir yanılgıya işaret eder.

Boşnak Kimliğinin Coğrafyayla Sınırlandırılamazlığı

Boşnaklık, modern siyasi sınırlarla tanımlanamayacak kadar köklü ve çok boyutlu bir kimliktir. Söz konusu kimlik; etnik, dini, kültürel ve tarihsel bağlamda şekillenmiş, göçler ve savaşlarla sınanmış ve dünyanın dört bir yanına yayılmış bir milletin ortak hafızasını temsil eder. Bugün Boşnak diasporası, Yahudilerden sonra en geniş alana yayılmış topluluklardan biridir. Bu nedenle, sadece “Bosna Hersek” adıyla yapılan bir anma, Boşnakların tarihsel mücadelesine, direniş geleneğine ve kolektif hafızasına büyük bir haksızlıktır.

Sembolizmin Gücü ve Hafızanın İnşası

Tarihî anıtlar, yalnızca fiziksel yapılar değil; aynı zamanda milletlerin hafızalarında yer eden anlam kodlarıdır. Bu nedenle bu yapılar üzerinde kullanılan isimlendirmeler, görseller ve anlatılar, doğrudan geçmişin nasıl hatırlandığı ve aktarıldığıyla ilişkilidir. Bu tür semboller, yalnızca bugünü değil, gelecekteki tarih algısını da şekillendirme gücüne sahiptir. Bu noktada, günübirlik politik tercihler yerine tarihî sorumluluk, akademik titizlik ve kültürel sezgiyle hareket edilmesi zorunludur.

İndirgemeci Temsilin Tehlikeleri

Bu anıttaki isimlendirme tercihi, sadece tarihsel bir hata değil; aynı zamanda sembolik bir dışlama biçimidir. Boşnak kimliğini yalnızca “Bosna Hersek” sınırlarına sıkıştırmak, tıpkı Sırp milliyetçiliğinin “Nerede bir Sırp varsa orası Sırbistan’dır” anlayışına benzer bir indirgemecilikle, Boşnak varlığını dar bir coğrafi alan içine hapsetmektedir. Oysa tarih bize, Boşnak kimliğinin bir toprak parçasından değil; bir inançtan, ortak bir kaderden ve müşterek bir mücadele tarihinden doğduğunu göstermiştir.

Hafızayı Onarmak, Adaleti Teslim Etmektir

Tarihî anlatılar sadece geçmişi değil, kimlikleri ve aidiyetleri de şekillendirir. Bu nedenle, “Bosna Hersek Şehitleri Anıtı” gibi sembolik yapılar, dar bakış açılarıyla değil; çok katmanlı, kuşatıcı ve adil bir tarih anlayışıyla ele alınmalıdır. Türkiye’de yaşayan ve geçmişte bu topraklar uğruna can vermiş Balkan halklarının torunları, bu mirasın taşıyıcıları olarak daha doğru temsillere layıktır.

Selam olsun, Kayıp Vatan Rumeli’ye… Selam olsun, tarihe omuz veren tüm şehitlerimize…

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.