Suç İmparatorluğu ve Kaçınılmaz Yüzleşme

Tarih, inkâr edenleri değil, yüzleşenleri yazar. Ancak Sırbistan, 30 yıldır soykırımı inkâr eden bir suç devleti olarak varlığını sürdürüyor. Bu bir siyasi görüş değil, hukuki bir gerçek. Erdemli bir insana yakışmayan tüm araçları kullandılar. Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), Srebrenica’da yaşananları soykırım olarak tanımladı. BM Güvenlik Konseyi ve Avrupa Parlamentosu, Sırbistan’ın bu suça ortaklığını resmen kabul etti.
‘’Umarım fazla olmuyorum… Devam edelim mi?’’
Peki, Belgrad ne yaptı?
Şaka gibi ama gerçek. Suçluları kahraman ilan etti. Vuçiç, Birleşmiş Milletler’de bir ulusu temsil eden bir liderden çok, bir holigan grubunun lideri gibi hareket etti. Sırbistan bayrağına büründü, onu çıkarmayı reddetti ve anormal bir insanı bile utandıracak saçma sapan bir konuşma yaparak soykırımı herkesin gözünün içine bakarak inkâr etti.
Şaşırdık mı? Hayır..

Olur mu olur… Vuçiç, Temmuz 1995’te parlamento kürsüsünde, “Bir Sırp için yüz Müslüman öldüreceğiz!” tehdidinde bulunurken ve Saray Bosna tepelerinde gezinirken, Srebrenica hakkında söyleyeceği her şeyi aslında o gün söylemişti. Vuçiç, Bosna-Hersek’e karşı saldırganlığa, savaş suçlarına, etnik temizliğe ve soykırıma yol açan ortak bir suç örgütünün önemli bir parçasıydı.
‘’Bunu ben söylemiyorum… O tarihte çekilmiş videolarda kendi söylüyor, hem de bağıra bağıra!’’

Yaptıklarından pişman olmadıkça bu konudaki sözleri hiçbir anlam ifade etmez. Vuçiç’in Srebrenica’daki soykırım hakkında ne söylediği kimin umurunda? Düşünüyorum da, Adolf Eichmann ve Hitlerin’in Holokost hakkında ya da Stalin ve Lavrenti Beria’nın çalışma kampları hakkında ne söylediği kimin umurunda?
‘’Tarih tüm gerçekleri gözümüzün içine soka soka yazdı!’’
- Yeni Sırbistan, Eski Sorunlar…
- Tarihin gücü, tarihin gözardı edildiği zamanlarda bile azımsanmamalıdır.
Bugün Sırbistan, soykırımcı geçmişinin mirasıyla yüzleşmek yerine, onu yeniden canlandırmanın yollarını arıyor. Sırp mitolojik tarih yazımındaki Kosova miti gibi, yaşanan bu son gelişmeyi de “Tüm Dünya bize düşman!” söylemiyle mağduru oynayarak yorumluyorlar. Aleksandar Vuçiç ve Milorad Dodik, Sırp milliyetçiliğinin en kirli biçimini temsil eden, modern çağın suç imparatorluğunu yöneten iki figür gibi hareket ediyor.
Her normal insan, Bosna topraklarında Boşnaklara karşı işlenen en korkunç suçları, vicdandan ve insanlıktan yoksun katillerin sergilediği o utanmaz sahneleri izlerken utanç ve acı hissetti. Bu soykırım hayranlarının sergilediği kibir, onları gerçekle yüzleşmek yerine daha çok vahşileştiriyor. Uygarlığın tüm normlarını ayaklar altına alıyor ve bunu tüm insanlığın gözünün içine bakarak yapıyorlar.
Soykırımı inkâr edenlerin verdiği mesaj çok açık ve net: Her şeyi yeniden yapacaklardı. Srebrenica’daki soykırım ve Boşnaklara yönelik saldırılar sırasında işlenen tüm suçlar… İşte bu yüzden Miloşeviç döneminin soykırımcı mirasını canlı tutuyorlar. Bu yüzden hüküm giymiş savaş suçlularını rehabilite edip onları ileri gelenler ilan ediyorlar. Bu yüzden caddelere Ratko Mladiç’in ismini veriyor, duvarları onun resimleriyle boyuyorlar.

Sonuç?
Tüm rejim medyası, ısrarla suçları ve soykırımı inkâr ediyor, diğer uluslara karşı nefret yayıyor, onları yok hükmünde görüyor. Savaş hazırlığını andıran bir atmosfer yaratmaktan çekinmiyorlar.
Asıl sorun Vuçiç değil. Asıl sorun, o zamanlar Miloşeviç ve Šeşel’e, sonra Koştunisa’ya oy veren güçlü seçmenlerin bugün Vuçiç’e oy vererek kriminal siyasetin devamlılığını sağlamasıdır. Sorun, Büyük Sırp milliyetçiliğini benimseyen, soykırımı ve savaş suçlarını reddeden ve Sırp güçlerinin Boşnaklara ve diğer halklara yaşattığı acılara tamamen kayıtsız kalan çoğunluğudur.
Bu ideolojik bir tercihten çok ahlaki bir göstergedir!
Sırp milliyetçiliği, Güneydoğu Avrupa’daki devasa parçalanmanın yenilenen bir nedenidir. Ütopik amaçlarla ve çarpıtılarak kullanılan bir ezilmişlik duygusu yardımıyla harekete geçirilen Sırp milliyetçiliği Yugoslavya’yı harabeye çevirmiştir.
- Sonuç yine hüsran..
Sorun, 90’ların kötülüğünün ahlaki ve politik sorumluluğunu kabul etmenin ısrarla reddedilmesidir.
– Soykırımı Yeniden Üretme Çabası
Belgrad, Srebrenica’nın üzerinden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen, 1990’larda işlediği suçları inkâr etmekle kalmıyor, aynı politikayı sürdürmenin yollarını arıyor.
Bu da yetmezmiş gibi… Sırbistan, Lahey Mahkemesi tarafından Srebrenica’da soykırımı önleyemediği için suçlu bulunmasına rağmen, bunu kabul etmek yerine suçluları milli kahraman olarak yüceltti. Bugün Ratko Mladiç’in posterleri Belgrad sokaklarında asılı duruyor, savaş suçlularının isimleri üniversitelere, caddelere veriliyor. İnanılır gibi değil ama gerçek!
Miloseviç’in hayalini kurduğu Büyük Sırbistan, bugün Vuçiç ve Dodik tarafından “B Planı” olarak sahneye konuyor. Amaç, Bosna-Hersek’in Sırp Cumhuriyeti’ni fiilen Sırbistan’a bağlamak, Kosova’yı tamamen ilhak etmek ve Karadağ’da Sırp yanlısı ayrılıkçılığı körüklemek.

2024 yılında BM Genel Kurulu, Srebrenica Soykırımı’nı anma kararı alırken, Vuçiç ve Dodik, Sırp halkının “soykırımcı” olarak damgalandığı yalanıyla büyük bir propaganda başlattı.
Dodik, Bosna-Hersek’in anayasal sistemine doğrudan meydan okuyarak, Sırp Cumhuriyeti içinde paralel bir ordu kurmaya çalışıyor.
Milorad Dodik: Yeni Karadziç, Yeni Bir Savaşın Başlatıcısı
Milorad Dodik, 1990’larda Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Karadziç’in oynadığı rolü, 2020’lerde yeni bir savaş çıkarmak için üstlenmiş durumda.
Ayrılık Tehditleri: Bosna-Hersek’ten ayrılacaklarını ve Sırp Cumhuriyeti’ni bağımsız bir devlet ilan edeceklerini duyurdu.
Silahlanma ve Militarizm: Sırp Cumhuriyeti’nin polis güçlerini askeri bir birlik hâline getiriyor, ağır silahlanmayı teşvik ediyor.
Sırbistan’ın Geleceği: Yüzleşme ya da Çöküş!
Sırbistan’ın iki seçeneği var:
1. Geçmişiyle yüzleşmek ve Avrupa’ya entegre olmak. Almanya, Holokost ile yüzleşti ve bugün Avrupa’nın lider ülkesi.
2. Suç imparatorluğunu sürdürmek ve bir kez daha çöküş yaşamak.
Bu kaçınılmaz. Çünkü tarih, suçluların sonsuza kadar kaçmasına izin vermez. Bugün Sırbistan inkâr ediyor olabilir ama yarın adalet kapıyı çaldığında kaçacak yeri olmayacak.
Sevgi ve Saygılarımla…
Selim Öztürk Boguçanin










